27 Ocak 2010

JURNAL 4


Samuel...


İnsanlık tarihinin bir paçavra gibi savurup attığı mustağrip.Kullanılmış ve çöpe atılmak üzere olan bir mendil.Doğunun yetiştirdiği alim...Hah!Bu ne büyük bir şeref.O bunu bilmez idrak edemez.Hatta bu yaptığını şuursuzca övünç kaynağı yapar.

JURNAL 3


F.Selami MAHMUTOĞLU


-Bir metod dahilinde anafikir üretmek
-Arkadaşlar!Bu iki kavram arasındaki temel şeyi..yani farkı görebilirseniz...(Olası kast)
-Eveet.Simdi son bir cümle daha sarfedip sizi bırakacağım.
-Yine aklınızda olsun çocuklar!

JURNAL 2


Anfi 5


Sistem tartışması yapan bir grup genç.
Saygısız,itibarsız tecessüsler.Hepsinin aynı yaraya önerdikleri ilaç farklı.Hepsi kesinkes abes,hiçbirinin çözüm üretme kabiliyeti yok!!!

JURNAL 1


Şeçmeli...


Kısım 1 (Yusuf Cemil ÇELEBİ)

Pazartesiden çıkılan yol.Tütsülü,buğulu,ıssız.Masumane görünen küstahlık.Küstahlar ve psikopatlar yalnız çıkar yola,yol biter o bitmez.Julien bile kendine gelir,ahh sersem Julien;o gelmez.Güleç bakışlarını savurur durur.Ama yinede farklıdır o.Yani tüm acılarına tüm korkularına rağmen farklı ve yalnızdır.
Salıdan sonraki çarşamba.Yalnızlığını ve ona meylini gizlemeyen,ziyaretçisi olmayan soğuk mezar taşı:Çandarlı!Ölüler konuşamaz ama mezar taşları konuşur.O konuşmaz,siz dinlersiniz...


Kısım 2 (Fatih Kapgan ÇANDARLI)

Seçmelii...Dinmek bilmez irfan aşkı.Sabahın sekizinde okula gelir güneş batmadan çıkmaz.Garip bir tutku.Mısır kraliçesi bile böyle zulmetmezdi kendine.Mısır,Mısır ki zulmün beşiği .Menhus Lemurya'nın,kadim Atlantis'in,gizemli Agarta'nın artığı,posası:Mısır...
Ve Seçmeli onun hayata karşı savaşının kalesi,cephesi ''OKUL''...Kalem tutmayı yeni öğrenmiş gibi şen,bu vaziyette derse girmek ne büyük münevveriyet.
Hali,tavrı,duruşu...Doğunun zerafeti karşısında batı ilminin büyük imtihanı.Batı imtihanı geçmiş görünüyor:Zira o hep burada.

26 Ocak 2010


Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır
Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır
Aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır
Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır

Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır
O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır
Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır
Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır
Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır
Senden ümit kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır.
Sezai Karakoç

3 Ocak 2010

AĞYAR'A İTHAFLA..KARAVANA

Görmek lazım,bakmak yetmez.İnsan gözleri önüne serilmiş sisi dağıtmak zorunda,kendini değil.Kendini dağıtış,kendini hiçe vuramamak.Anlayıp kavramak yerine tutup okşamak dünyayı.Zihinlerde tasavvur edilen imajı kaybetme korkusu.

Yanlış hedefe doğrultulan namlu ve ardından çığlık!Güç denemesi maalesef karavana.Ne hazin işkence.Ve bu işkenceyi erdem haline getirmek:Özgürlük.Arzularına,hırslarına ve bin türlü iştihalarına can-ı gönülden bağlı bu bedbin nasıl özgür olabilir.

Bakarlar,görmezler; görseler,anlayamazlar.Hayallerinde bile aldanışlar var.Kendi trajedileri,kendi komedileri.Her komedi gibi buna da gülmelisin,gözlerin niye var?Hayatı saçlarınla bağlamalısın hırslarına,saçların niye var?Öfkeni sev yalanları sev,kalbin niye var?Haydi,alkışla beni,ellerin niye var?


Korkma!Sadece düştün.Ufak bir sıyrık,geçer şimdi meraklanma.Ben niye varım?